Ülkemiz yıllardır terörle mücadele eden ve bu uğurda binlerce şehit veren ,bağımsızlık uğruna büyük bedeller ödeyen bir ülkedir. Dünyada terörle bunca yıl mücadele eden ,içeride terör destekçilerinin cirit attığı ikinci bir ülke yok. Bizler bir yandan ülkemizde her türlü terör eylemini gerçekleştiren terör gruplarıyla mücadele ederken aynı zamanda uluslar arası platformda haklı olduğumuzu da ispatlamak zorunda bırakılıyoruz. Çünkü içimizde siyaset yapan ,ancak terörü destekleyen ve bütün platformlarda teröristleri haklı gösterme çabası içine giren, çekinmeden onları mağdur göstermeye çalışan bir kitle var ve bu kitleyle de uğraşmak zorunda kalıyoruz.
Terörle mücadelede silahlı çatışmanın yanında psikolojik harekatı da başarıyla yürütmek zorundayız. Şehitlik” kavramı ve “şehadet ülküsü” etrafında toplumun yeniden bir araya getirilmesi gerekiyor. Terörle mücadelede en etkin psikolojik mücadele yöntemi, teröre en sevdiklerini kurban veren şehit yakınlarını toplumda daha görünür kılmaktır.
Şehit çocuğunun gözlerindeki hüznü gören çocuk, terör örgütüne sempati duymayacaktır. ‘Babamı şehit edenlere, onları sevenlere ve destek verenlere hakkımı helal etmiyorum “ diyen şehit çocuğunun sesini duyan herkeste farkındalık gelişecektir.
Bu ülkenin en sıcak gündemi , ülkenin bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü için bedel ödeyen aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz olmalıdır. Onların geride bıraktığı emanetleri özel bir yere sahip olmalı ve her zaman gündemde kalmalıdır. Gençlerimiz şehitliğin ve gaziliğin önemini kavramalı ve ona göre yaşantısına yön vermelidir. Çağdaş bir ülkenin ve medeniyetin, demokrasinin olmazsa olmazları arasında şehitlerimiz ve gazilerimiz, ayrıcalıklı konumlarına sahip olmalıdır.
Bugün huzur içinde herkes yaşıyorsa, bunu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz. Siyasi partiler siyaset uğruna,oy devşirmek uğruna teröristleri ve onların sempatizanlarını kollamayı bir kenara bırakmalılar.
Mehmet Zafer
Genelbaşkan
